27 Temmuz 2012 Cuma

İSTANBUL'A 3. HAVALİMANI KALPAZANLIĞI !


İstanbul'a yapılacak olan havalimanın yeri belli oldu!
Sözde 5 yıllık yapılan incelemelere göre İstanbul için en uygun görülen
Arnavutköy-Göktürk-Çatalca yollarının kesiştiği yere yapılacak
havalimanı.

3. köprüyle aynı zamanda bitirilmesi planlanan havalimanı,
zaten 3. köprü yolunun devamında olacak aslında.

Bu demek oluyor ki, 3. köprünün yeri belli olduğundan beri 3. havalimanında
yeri belli.
Bundan çok önceye değil, seçim günlerinde 3. havalimanının Silivri'ye
yapılacağı söyleniyordu. Hatta çılgın projenin harfiyatı Silivri'ye
nakledillip orda havalimanı yapılacak şeklindeydi tüm açıklamalar.
Peki ne oldu da Silivri'de ki havalimanı Karadeniz şeridine kaydı?
Hükümet silivri'ye yapmaktan niye vazgeçti.

Cevap aslında basit,
Baştan beri Silivri'ye havalimanı yapılması düşünülmüyordu. Silivri
üzerine hiç bir havalimanı projesi çizilmedi, hiç üzerine konuşulmadı
bile belki. 3. köprü otoyolunun devamında olacağı, 3. köprünün yerinin
kararlaştırıldığından beri belliydi. Silivri sadece bir hedef şaşırtmaydı.
Amaçlarına da ulaştılar. Herkes yeni havalimanını Silivri'ye beklerken
sürpriz bir kararla Göktürk-Çatalca-Arnavutköy yollarının kesiştiği
karadeniz sahil şeridinde olacağını açıkladılar.

Silivri mi yoksa Göktürk mü daha avantajlı olur bu zamanla ortaya
çıkacak. Asıl eleştirilmesi gereken konu, herkes yeni havalimanını
Silivri'ye beklerken, kimler yeni havalimanının yerini biliyordu
ya da "tahmin edebildi". Görünen o ki Şimdiden havalimanının rant
kazandıracağı yerler çoktan parsellenmiş durumda.
Yine yeniden yandaş kesimin bildiği, bizim bilmediğimiz bir durumda
yine yandaş kesime rant sağlandı.Yine akıllara gelmeyecek bir yöntemle
bütün vatandaşlar Silivri ye akın ederken sadece bu işin "ehli" olan
yandaş kesim rant sağladı.

Bu ne bir ilk ne de son olacak. Her zaman yandaş kazanacak,
vatandaş kaybedecek. Ta ki bu düzen değişene kadar!

26 Temmuz 2012 Perşembe

ÇEK-SENET YASASI ESNAFI BİTİRİR !


31 Ocak 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe giren çek ve senet yasasında
yapılan değişiklikler sonucu, özellikle kobilerden hükümete karşı
büyük tepkiler oluştu.

Yeni düzenlemeye göre, karşılıksız çek verenlere hapis cezası verilmesi
kaldırıldı. Artık mali suçlu olarak karşılıksız çek verenler 10
yıl boyunca çek yazamayacak.
Bu düzeleme aynı şekilde senetini ödemeyenlerin evine haciz gelmesi
durumunu da ortadan kaldırdı.Yani açıkcası artık karşılıksız çek
vermenin, senetini ödememenin bir yaptırımı yok!

Esnafa verilen çek karşılıksız çıktıktan sonra, esnaf çarkını
döndüremedikten sonra karşılıksız çek yazana 10 yıl çek yazamama
cezası verilmiş verilmemiş ne önemi var. Yaptırımı olmayan bu uygulama
ile artık çek tahsilatı çok daha zorlaşacak belki de imkansızlaşacak.

BİR DÖNEM SONA ERİYOR

Yeni düzenleme ile senetini ödemeyenlere de haciz gelmesi durumu ortadan
kalktı. Milyonlarca esnaf, taksitli satışlarının devamının gelmemesinden
daha kötüsü devam eden taksitleri tahsil edememekten korkuyor.
Artık esnaf senetli satışlarında tahsilat zorluğu yaşamak istemediğinden
taksiti satışlarını bitirme kararı almış gibi görünüyor. Ama satışların
büyük bir bölümünü oluşturan senetli satışların bitmesi durumda
esnafı zor günler bekliyor.

KÜÇÜK ESNAF YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA

Küçük esnafı ayakta tutan son yıllarda sadece senetli satışlardı.
Cebinde parası olan ve Kredi kartı kullanan elit müşteri genellikle
alışveriş merkezlerini ve toplu alışveriş yapılan yerleri tercih ediyor.
Esnafın senetli  satışlara son vermesi durumunda sokak esnafının
bitmesi durumu yüksek ihtimalle söz konusu.

YENİ ÇÖZÜM YOLU : SATIŞ SÖZLEŞMESİ

Esnafın bel kemiği olan senetli satışlarda yaptırımın kaldırılması
üzerine, yoğun talep üzerine Avukatlık büroları yeni satış sözleşmleri
hazırlıyorlar. Bu sözleşmenin şartlarına "Ödemediğim durumlarda
evime haciz gelmesini kabul ediyorum" tarzında bir ibare bulunup
taksit gecikmesi veya ödememe durumunda borçlunun evine haciz gönderilebilecek.
Bu sözleşmenin taslağının hazır olup, bu sözleşmenin geçerli olup
olmayacağı ise ilerleyen günlerde belli olacak

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Rus Gemileri Akdeniz'e İndi!


Rus Gemileri Sıcak Denize İndi !

Dün saat 15.00 itibariyle 11 Rus savaş gemisi Akdeniz de toplandığı
açıklandı.Rusyanın gemileri
neden Akdeniz'de topladığı merak konusu.

Suriye büyüyen iç savaş, Suriyenin kimyasal silah kullanma
tehlikesi, Suriye nin Türkiye nin uçağını düşürmesi, Irak tan Suriye'ye
Peşmergelerin ve Pkklı teroristlerin tahliye edilmesi, Suriyenin
kuzey şehirlerini Pkknın ele geçermesi son günlerde bölgenin
tansiyonunu olabildiğince arttırdı.

Bunun üzerine de Rusya, hem Suriye'ye ayağını denk al,
bana karşı gelmeyi aklından bile geçirme, kimyasal
silah sakın sakın kullanma demek için, hem de Avrupa'ya
Türkiye'ye karşı Suriye'nin yalnız olmadığını göstermek
için gemilerini tatbikat bahanesiyle Akdeniz'de topladı.

Ola ki, Suriye Rusya'ya karşı gelirse bu gemiler Suriye'nin sırtına
dayanmış namlu görevi görüp Suriye'nin elini kolunu bağlayacak.
Öte yandan, gittikçe tansiyonu artan bölgede, Suriye'ye müdahale
edilmesini engellemiş gibi gözüken Rus savaş gemileri, Rusya'nın
Suriye'ye karşı ikinci bir tehdit unsuru olacak.

Suriye'nin başına bu denli bela olan gemiler,
Aynı zamanda Suriye'ye müdahale etmeyi aklından geçiren
devletlerinde önüne engel olarak çıkacak.

Rusya bu stratejik adımıyla, bölgenin bütün dengelerini
eline almış gibi görünüyor. Hem Suriye hem Suriye'nin karşı safında ki
devletler Rusya'nın avucunun içinde.

SURİYE'NİN İÇ MESELELERİ

Suriye deki ayaklanma rejime ayaklanmadan çok bir iç savaşa
dönmüş durumda. Bu durumda Esad'ın sahip olduğu ülkenin
yüzde 40 lık bölümünün yanı diğer kalan yüzde 60lık bölümde farklı
muhalif örgütlerin hakimiyeti bulunuyor.

Bunun bizi ilgilendiren yönü ise, 800 kilometrelik sınırızmızın
bulunduğu Suriye'nin kuzeyinde ki Kürt hakimiyeti. Zaten Pkk bayrakları
dalgalanan bu bölgeye dünde binlerce silahlı kürt sevkedildi.
Bunların Barzani'nin yetişdirği peşmergeler mi yoksa
Pkk üyesi teroristler mi olduğu henüz bilinmiyor.

Bu durum İstihabrat ve Staratejik ön görü bakımından ne kadar
kısır bir devlet olduğumuzu bir kez daha gösterdi.
Hem eğitilen binlerce askerden haberimiz olmadı, bunların transferinden
haberimiz olmadı ve bunun üzerine bu durumda bunun olacağını tahmin
edemedik.

Ne olursa olsun bölgenin kürt hakimiyetine geçmesi durumunda
Türkiye'yi çok zor günler bekliyor. Irak, İran, Ermenistan sınırlarının
üzerine bir de Suriye sınır bölgesinde Pkk ile mücahadeleyi zorlaştırır,
bu sorunun çözüleceği varsa bile çözümünü imkansız hale getirir.

Türkiye'nin yapması gereken Esad'a kaçacak ülke bulmak değil,
kendi geleceğini düşünüp Suriye'nin kuzeyinde ki gelişmeleri
yakından takip edip gerekirse müdahale etmektir.

                                                                                               DOKTOR






24 Temmuz 2012 Salı

Suriye Uçağımızı Nasıl Düşürdü ?


Suriye kara sınırında düşürülen uçağımızda roket füze ve herhangi bir
isabet noktası bulanamıyınca uçağın haarp teknolojisiyle düşürüldüğü iddaları
ortaya atılmıştı.
Dün de helikopterimizin aynı şekilde muammalı olarak düşmesi
bu iddaları daha da kuvvetlendirdi.
İddalara göre Suriye uçağımızı kuvvetlendirilmiş radyo dalgalarıyla yani haarp
teknolojisi kullanarak düşürdü.

Nedir Haarp Teknolojisi ?
Alternatif akımın, florasan ampüllerin, uzaktan kumandanın, radyo dalgalarının mucidi Tesla
gelmiş geçmiş en büyük dahilerdendi. Öyle ki atmosferde ki iyonosfer t
tabakasını kullanarak elektrik iletiminin de bir yolunu bulmuştu.
Yaptığı bir deneyde 50 kilometre uzaklıkta ki tam 250 ampülü yakmayı başarmıştı.
Üstelik bu dalgaların insan vücüdü için hiç bir zararı yoktu.
Ama bu teknelojinin geliştirilip uçak ve gemileri hızla hareket ettirebileceğini,
rotalarını değiştirebileceğini hatta yok edebileceğini biliyordu.
Tesla'nın ölümünden sonra ABD hükümeti bu teknolojiyi silaha çevirme
çalışmaları yapacak olan Manhattan Projesini 1941 de başlattı.
1993 soğuk savaş döneminde bu silahın Rusya üzerinde denendiğide iddaalar
arasında. Bu gelişmiş iyonosfer e verilen radyo dalgaları, iklimi yer yüzü
şekillerini hatta insanların ruh hallerini bile değiştirebilecek
güce sahip.

Ek Bilgi...
17 Ağustos İstanbul depreminin de bu teknoloji ile oluşturulduğuda
uzun yıllar iddaa edildi. 17 Ağustos gecesi görülen ışık huzmesi,
İsrail araştırma denizaltısının Marmara denizinde bulunması bu iddaaları 
güçlendiren yönler.
Diğer bir teoriye göre de bu deprem devlet tarafından İstanbul'da ki
fay hatlarını yok etmek için oluşturuldu fakat işler yolunda gitmeyince
yetkilelerin beklediğinden daha büyük bir deprem oluştuğu iddaa edilmektedir.


Tesla ölmeden önce 200 km uzaklıkta ki bir uçağı elektromanyetik dalgalarla
düşürecek silahı bulmuş ve 1943 te ölümünden sonra bu projeler FBI el
koymuştur. Tabi ki bunlardan henüz iddalardan ibaret.

Philadelphia projesi ile bir geminin dakika da 600-700 km yaptırıldığı
5 dakika içinde farklı limanlarda görüldüğü, bu geminin şuan kayıp olduğu da
başka bir idda.

Bu iddalar ne kadar doğru bilinmez ama bu teknolojinin bugün var olduğu
bugüne kadar sürekli geliştirildiği, olağan üstü güce sahip olan silahlar
üretildiği apaçık bir gerçek.


Uçağımızın bu teklonoji ile düşürüldüğü iddasının en büyük destekçisi de
uçağı düşüren silahın pilotlar tarafıdan farkedilmemesi ve her şeyin
bir an içinde gelişip bitmesidir. Yani uçağa görünür değil görülmez etkilerin
yapıldığını çıkarmak fazla zor değildir.


Peki Suriye bu silahı nerden temin etti?

Öncelikle teori olarak,
Rusya'nın haarp teknolojisi hakkında hiç bir geliştirme yaptığı hakkında
elimizde bir bilgi olmaması Rusya'nın bu teknolojiyi kullanmadığı,
geliştirme çalışmları yapmadığı anlamına gelmez. Zira bugün
Türkiye'de dahi Süleyman Demirel Üniversitesinde bu silahlar hakkında
çalışmalar yapılıyor.
Yani bu silahı Suriye'ye kadim dostu Rusya temin etmiş olabilir.

Başka bir komplo teorisi olarak,
1943 de 200 km öteden uçak düşürebilen teknoloji bugün binlerce
kilometre ötede ki uçaklarıda düşürebilir.
Yani bu araştırmaları yaptığından emin olduğumuz ABD de uçağımızı düşürmüş
olabilir. Bu durumda olası ABD'nin amacı açık ve net Türkiye'yi
Suriye ile savaşa sürüklemektir.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Suriye İle İlişkiler


Başbakanlık Resmi Konutu'nda gerçekleştirilen güvenlik toplantısının ardından yazılı bir açıklama yapıldı.

Açıklamada, 22 Haziran 2012 tarihinde görev uçuşu için Malatya Erhaç Meydanı'ndan kalkış yapan uçakla, radar ve telsiz temasının kesilmesinin akabinde yaşanan gelişmelerin, yapılan toplantıda ele alındığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:

''İlgili kurumlarımızın sağladığı verilerin değerlendirilmesi ve Suriye ile yürütülen ortak arama kurtarma faaliyetleri çerçevesinde elde edilen bilgiler neticesinde uçağımızın Suriye tarafından düşürüldüğü anlaşılmıştır.

Haberin Gerisi İçin ; http://kosehaber.blogspot.com/p/suriye-ucagmz-dusurdu.html

Doktor Diyor ki;
RF-4 keşif uçağımızın Suriye kara suları içinde düşürülmesinden sonra 
gündemde yoğun bir şekilde tartışıldı Suriye ile ilişkilerimiz.
Savaşa mı giricez? Suriye' ye müdahalede bulunacak mıyız?
Günlerdir gündemi meşgul eden konular bunlar.
Eğer savaşa giricez diye endişelenenler varsa boşuna endişelenmesinler!
Savaşa girmiyicez, giremeyiz, girecek gücümüz yok!
....
Doktorun köşe yazısının devamı için ; http://kosehaber.blogspot.com/p/suriye-ile-iliskiler.html

Üniversite Harçları Kalkıyor !


Devletin 'Öğrenci katkı payı' dediği, milletin 'harç', öğrencilerin ise 'haraç' olarak anladığı üniversite harçları tarih oluyor.
Yükseköğrenimde 'Öğrenci katkı payı' olarak geçen harçların kaldırılması için çalışma başlatıldı. Konu, AK Parti'nin son MYK'sında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirildi.

Toplantıda, iki yıllık yüksek okullardan, doktora düzeyine kadar toplam 4 milyona yakın üniversite öğrencisinin yıllık harçlarının 1.1 milyar TL tuttuğu, ancak öğrenciler üzerinde ciddi yük getirdiği ve sık sık eylem konusu olduğu değerlendirildi. Erdoğan da, harçların kaldırılması için ayrıntılı çalışma yapılması talimatı verdi.

Haberin Devamı için ; 
http://kosehaber.blogspot.com/p/universite-harclar-kalkyor.html

Harçlar Kalkıyor !
Harçlar kaldırılsın diye protestolar yapan emek veren herkese tebrikler !
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Üniversite harçlarının kaldırılması için talimat verdi. Bir sonra ki eğitim döneminde harçların kaldırılacağı tahmin ediliyor.
Yıllardır süre gelen protestolar tepkiler sonucu öğrenciler anlı ak bir şekilde bize hak verilmez alınır kelimesinin ne kadar doğru olduğunu gösterdiler.
Ama burada değinilmesi gereken asıl mesele,


Doktor un bu konu hakkında ki köşe yazısının devamı sadece burada ;
http://kosehaber.blogspot.com/p/harclar-kalkyor.html

22 Temmuz 2012 Pazar

Kürtaj Yasasının Ayrıntıları Belli Oldu

Kürtajda 10 hafta sınırı değişmiyor, istenmeyen gebeliklere karşı devletten ücretsiz "ertesi gün hapı" geliyor.

Ensest ve tecavüzden hamile kalan 15 yaş altındakiler hâkim kararıyla kürtaj olabilecek. 10 haftadan sonra bilerek düşük yapana 3 yıl hapis cezası verilecek.

Bakanlar Kurulu, kürtaj düzenlemesini de içeren "Üreme Sağlığı Yasa Taslağınının ayrıntılarına Habertürk gazetesi ulaştı. "Kürtaj yasasına ertesi gün ayarı" başlığıyla manşete taşınan haberde yasanın detayları Deniz Biliroğlu imzasıyla aktarıldı. Taslaktaki, üreme sağlığı konusunda devrim niteliği taşıyan bazı düzenlemeler şöyle:
GÖREVDEN ÇEKİLME Sağlık personeline "istemli kürtaj "da görevden çekilme hakkı tanınacak.
İstek üzerine gebelik sonlandırılmadan önce anne adayına veya çiftlere danışmanlık hizmeti verilecek. 2-4 gün kararlarını gözden geçirme süresi tanınacak.
İstemli düşük için kullanılan ilaçlar kontrol altına alınacak.
On hafta üzerindeki gebeliklerin sonlandırılmasmda sadece eğitim hastaneleri ve sağlık kurullarına yetki verilecek.
Haberin Devamı İçin ;


Aylardır tartışılan kürtaj yasası sonunda ayrıntılarıyla birlikte açığa çıktı.
Peki neydi hükümetin kürtaj yasasıyla elde etmeye çalıştığı sonuç?
Nüfus artış hızını korumak mı?
Başbakanın "Her kürtaj bir Uludere' dir demesiyle kürtajı cinayet kategorisine sokmak mıydı amaç?
Eğer bu ise şimdilik amaçlarına ulaşmışlar gibi görünüyor...

Doktor'un kürtaj yasası hakkında ki köşe yazısı sadece burada;
http://kosehaber.blogspot.com/p/kurtaj-yasas.html

Sezeryan Yasası Kabul Edildi



Sezeryan tasarısı Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı..


TBMM Genel Kurulu'nda, tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğumun sezaryenle yapılmasını düzenleyen, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı kabul edilerek yasalaştı.


Kanuna göre, gebe veya rahimdeki bebek için tıbbı zorunluluk bulunması halinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilecek. Gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen anne veya bebekte meydana gelebilecek istenmeyen sonuçlardan dolayı hekim sorumlu tutulamayacak.


Sağlık Bakanlığı bünyesinde Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği kurulacak.


Kanunla, özelde çalışan profesör ve doçentlere, eğitim ve araştırma hastanelerinde sözleşmeli eğitim görevlisi olarak çalıştırılma imkanı getiriliyor. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşları ve vakıflara ait olanlar da dahil olmak üzere yükseköğretim kurumlarının kadro ve pozisyonlarında bulunmayan profesör ve doçentler, ihtiyaç duyulan alanlarda faaliyette bulunmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın kararıyla eğitim ve araştırma hastanelerinde Maliye Bakanlığı'nın vizesine bağlı olarak sözleşmeli eğitim görevlisi olarak çalıştırılabilecek. Sözleşmeler, 1 yıla kadar yapılabilecek.


Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına ait kurum ve kuruluşlar ile üniversitelerin ilgili birimleri, karşılıklı olarak işbirliği çerçevesinde birlikte kullanılabilecek. Ancak, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre toplam nüfusu 750 bine kadar olan illerde eğitim ve araştırma hizmetleri, Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinden yalnızca biri tarafından verilebilecek. Bu illerde Bakanlık ve bağlı kuruluşları ile üniversiteler, tıp lisans eğitimi ve tıpta uzmanlık eğitimi için ortak kullanım ve işbirliği yapacak



Bu haber ile ilgili Doktor'un köşe yazısı yalnızca burada ;
http://kosehaber.blogspot.com/p/doktorun-kosesi.html
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...